2019 yılı sonunda Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkıp 2020 yılında dünyayı kasıp kavurup acımadan can alan Covid-19 yani Koronavirüs salgını sonunda yapilan gizli bir operasyonla yakalanarak bağımsız yargı karşısında hesap vermeye başladı.
Covid-19 virüsünü yakalamayi başaran insanlık onu yargılamak ve gercek amacını ortaya çıkarmak istiyor. Peki bu mümkün olacak mi acaba. Şimdi olayları anlatmaya baştan başlayalım.
Çin ülkesi Wuhan kentinde bir pazar yerinde ortaya çıktığı ortaya çıkan Covid-19 sırayla diger ülkeleri de elw geçirmeye başladı. Ele geçen ülkeler virüsü yakalayıp onu durdurmak bir yana verdiği zararlarla bile mücadele edemez olmuştu. Mücadele etme düşüncesi dahi ortaya konulamıyordu. Her taraf son nefesini veren insanlar olunca öncelik ister istemez suçluyu aramak bir yana bırakılmıştı.
Dünyanın bir ucundan bir ucuna virüs ile yanıp tutuşurken ortaya bir kahraman çıkması gerekiyordu. Bu karanlık dönemde oraya bir kahraman çıkıp virüsü yakalamıştı. Kimsenin haberi bile yoktu. Virüs denilen eşgali bozuk Covid-19 sonunda kodesa girmişti. Polisin karakolunun bodrum katinda demir parmaklıklar arkasında çaresizce bekliyordu. Onu yakalayan ekip birazdan açıklama yapacak olması herkesi heyecanlandırmıştı. Ekip amiri Salih yardımcısı Deniz ve ekibin maskotu Yağız birlikte kamera karşına çıkınca herkesi nefesini tuttuğu anda başladılar konuşmaya. Covid-19’u nasıl yakaladıklarını onu alaşağı etmenin nasil zor ama heyecan verici olduğunu anlattılar.
Amir Salih, ekibiyle yaptıkları plani su şekilde aktardı. Daha ilk günlerde onu yakalamak için adeta ant içtik. Bizler hiç bir zaman böylesi viruslerin insanligi tehdit etmesini istemedik. Yardımcım Deniz ile kafa kafaya verdik bu covid-19’u yatırdık masaya enine boyuna incelerken maskot Yağız bizim plana bakıp bir anda buldum diye bağırdı. Neydi bulduğu acaba…
Salih ile Deniz avazı çıktığınca bağıran Yağızı zorla sakinleştirip sordular ne bulduğunu. Yagiz mağrur bir sekilde bu covid-19 bir ülkeyi kasıp kavurmadan diğerine geçmiyor. Bize sirada ki ülkeyi doğru tahmin etmek kalıyor dedi. Deniz bunun mantıklı olduğunu düşündüler. Çin’den sonra sırayla Ceviziye, italya, Firdevsler, ispanya, merkiye, ingiltere, amerika olduğunu yazdılar kağıda peki bu denklemde yeni hedef neresi olabilirdi. Üçlü ekip kafa kafaya vermişlerdi. Neresi neresi diye düşündüler sonra muhtemel hedefleri tespite koyuldular. Sabaha kadar kahve ve muhteşem kezban abla kurabiyeleri eşliğinde düşündüler. Sabah saat 08.07 sularında Yağız nefes nefese geldi amirin odasına yeni hedefi söyleyecekti ki Deniz onu kenara iterek kendince yeni hedefin neresi olduğunu söylemek istedi. İkisi ayni anda covid-19’un yeni güzergahının Karakaşistan olduğunu söylediler. Amir Salih de aklında geçiyordu. Ellerinde ki veriler Karakaşistan gibi 5 yer daha vardı ama ekibin ortak görüşü belli idi.
Amir Salih ve Ekibi, Karakaşistan Polis Bürosu ile irtibata geçerek ortak operasyonun ilk adımı başlamış oldu. Ülke girişine mevzi kurdular eğer ihtimal doğru çıkarda covid-19 gelirse kapıdan girer girmez müdahele edilmeyecek şüphelenmemesi sağlanacaktı. Hal böyle iken tahmin doğru çıkmıştı. Covid-19 olanca korkunç görüntüsü ile karşılarında idi. Tüm dünya onu arıyor ama bulmak mümkün olmuyordu. Ekibin maskotu Yağız özel kıyafeti ile hain Covid-19’un üzerine kahramanca atıldı. Deniz ise amir salihin işareti ile kafesin kapısını açtı. Yağız ve Karakaşistan polisi onu kafeslediler. Deniz son hamleyi yapıp kafesi kapattı.
Covid-19 kafeslenmiş şekilde halkın ürkek bakışları ve Amir salihin ekibinin gururlu tavırları eşliğinde Ertuğrul Krallığı sınır kapısından girdi. Çünkü onu yargılamak ancak en adil ve huzurlu ülkenin bağımsız yargıçlarına düşüyordu. Dünyada Covid-19’dan mağdur ülke çoktu ama onu adilane ve hızlıca yargılama gücüne ancak Ertuğrul Krallığı ülkesi haiz idi. Bir çok ülke canı yammasina rağmen Covid-19’u yargılarken kendi yargı gücüne güvenemiyordu.
Polisten iş artık yargılamaya ve akabinde cezalandırmaya kalmıştı. Covid-19in ipini herkes çekmek istesede bu görev kime düşecekti. Ertuğrul Krallığı yüksek yargı hakimi konseyi tarafindan yargilanacak olan Covid-19 artık savunma yapmasi için tanınan sürenin sonuna gelinmişti. Bu arada konsey gerekli araştırmaları yaparak covid-19’un tıbbi gerçeklerini ortaya çıkarmak için Tıp Akademisinden ve maddi zararlar içinde Maliye Akademisinden rapor hazırlamaları istendi.
Sonunda Covid-19 halkin geniş katılımı ile sağlanan mahkemeye getirildi. Covid-19un üç yani Amir Salih, deniz ve Yağız tarafından sarılmıştı. Önü acıktı çünkü yargilama konseyi başkanı perihan üyeler Pınar ve Ceren tarafından soğuk katilin insafsiz yüzü görülmek istenmişti.
Konsey başkanı perihan herkesten sessizlik istedi. Usule ilişkin gerekli işlemleri yapıp yargılamaya başladığını bildirdi.
Yargılama başlayınca öncellikle hazırlanan raporlar okundu.
ilk rapor sırası onu yakalayan poliste idi. Amir Salih, Deniz, Yağız hazırladıkları raporu sundular. Salonda ki alkış tufanını Yargıç perihanın sessiz olunması işareti kesti. Perihan sağına dönüp ikinci yargıç pınara buda hemen payalanıyor dedi. Pınar ve diğer üye Ceren aralarında kıpırdadılar.
ikinci rapor sunma sırası Tıp Akademisi adina Büşra da idi. Büşra Covid-19un yapısı hakkinda hazırlanan raporu okudu ve ekledi seni sinsi virüs seni bu insanlik uyandırdı diye böylesi acı intikama ne gerek vardı dedi. Perihan onu uyardı sen yargılama yap demedik raporu oku istedik dedi. Büşra tekrar ayaga kalktı ama içinde ki öfkeyi dışa vurduğunu söyledi.
Üçüncü rapor maliye adına Maliye Akademisinde idi. Akademi adina söz alan mine milyonlarca insanin Telli Virüs yüzünden fakirleştiğini ekonomilerin durma noktasina geldiğini söyledi. Telli Virüs tabiri covid-19’u bile güldürdü. Ona üzerinde ki taçlardan dolayı bu ismi kullandıklarını ekleyen mine Covid-19a tehditkar bakış attı ve yerine geçti.
Raporlar bittiğine göre sanık Covid-19un sorgulanmasina başlansın dedi perihan. Sanığın cam kafes içinde olduğu için kelepçelerin sorgu esnasında çözülmesini istedi adil yargilama bunu gerektiriyordu. Polis Memuru Deniz elinde ki kumanda ile kelepçeyi açacak oldu ama Amiri salih ona hışımla bağırdı ve hayir hakime hanım bu mümkün değil dedi. Bu hainin elleri boş iken neler yaptığına acı şekilde tanık olduk dedi. Bu yüzden kelepçeleri açamayız dedi. Yargılama Konseyi aralarında konusmaya başladılar. Konusma bitince yapilan acik oylamada üyeler pınar ve Ceren kelepçeler açılmasın dediği icin başkanın bir oyu kelepçeleri açmaya yetmedi. Bu duruma Deniz ve Yagiz sevindi.
Perihan peki dedi kelepceli sorgulamaya başlıyoruz dedi. covid-19’u muhatap alan Perihan ona sorular soracağını istediği gibi cevaplamakta serbest olduğu çünkü adil yargılama olacağıni söyledi.
Perihan: Kimsin sen başkaca ortağın var mi?
Covid-19: Ben veba, kolera gibi bir hastalığım. Beni siz ortaya çıkardınız ben asırlık uykumda uyurken siz uyandırıp dünyanıza çağırınız beni. Başkaca ortağım yok ama siz böyle dünyanızı çöplüğe çevirdikçe daha uykuda olan nice kaderdaşım var dedi.
P: Peki pişman mısın?
C: Asla pişman değilim beni siz uyandırdınız. Bana ihtiyacınız var zannettim dedi. Salonda yuhlamalar olunca perihan sessiz olunması için işaret edince sessizlik oldu. Covid-19 etrafina bakarak eee ama öyle dedi. Amir Salih ona bir bakış fırlattı ama Covid-19 öylece sessizce oturdu yerine.
P: Bunca acıyı görmedin mi ki dünyayı yangin yerine çevirdin.
C: beni yargılama hakkiniz yok ben sizden değilim ama emin olun benim yerimde olsanız ve benim gözümle görseniz asla pişman olmaz yolunuza dolu dizgin devam ederdiniz
P; Anlaşılan pişman değilsin. Kendince doğayı hunharca kullanan insanlığın ne beklediğini söylüyorsun. Bekli haklısında insanlar ders almıyor geçmişinden. Mehmet Akif’in söylediği doğru demekki. O demişti ki “Geçmişten adam hisse kaparmış… Ne masal şey! Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi? “Tarih”i “tekerrür” diye tarif ediyorlar; Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi? ” dedi. Bütün salon buz kesmişti. Kafese kapatılan Covid-19 kadar kendileri de suçlu idi. Dünyanın her yerine canlı yayinlanan yargılamayı izleyen herkes ayni hisse kapılmıştı.
Yargılama Konseyi kararlarini vermek üzere başbaşa vermişken salondan ve ekran başındakiler nefes dahi almıyordu. Derin bir sessizliği Beren isimli bir bebeğin ağıdı bozdu. Tüm dünya duydu bu ağıdı bu insanlığın kendinden utanma ağıdı ve göz yaşı idi. Covid-19 hemen arkasında duran Yağız ağlayan bebeği kucağın aldi ve Ağlama Bebek senin gunlerin bizden daha güzel olsun dedi. Bunu herkes duymuştu. Sonunda konsey kararini vermişti. Kararfa oybirliği olduğu vurgulandı ve kararı başkan okudu. Perihan mağrur bir şekilde boğazını temizledi, gözlüğünü iyice geriye itekleri, derin bir nefes aldı.
Karar:
- Hain, acımasız, telli Covid-19 namı diğer Koronavirüsün tekrar uykusuna sürgün ve hapis edilmesine,
- 2020 yılından itibaren yeni virüslerin gelmemesi için doğaya saygılı olunmasına
- Dünyada yaşayan en şerefli varlık yani insanların Covid-19 benzeri yapılanmalar karşısında her daim hazırlıklı olmasına,
- Beren bebegin ağlama sesinin asla unutulmaması ve her bebeğin gülen gözlerle dunyaya bakmasına oybirliği ile karar kılınmıştır.
Yargılama bitmişti. Herkes dağılırken Deniz uyutulmak üzere Tıp Akademisi kodesine götürülen Covid-19u elindeki kumanda bile bir kez daha uyarmayı ihmal etmedi.
Mutlu sonla biten hikayeler gibi herkes derin nefes almıştı ama krallığın son raporu Covid-19 kodes atılıp uykuya sürgün edilince, uyku sürgünü devam eden Kolera, Veba, Tifüste uykularında hafiflememe başladığı yönünde idi. Ürkütücü olan bu rapor sonraki yazımız da ele alınacaktır.
Tüm bu gelişmeleri ise size aktaran ve yazan;
Bu hikâyede geçen Karakaş Ailesi (Salih, Perihan, Büşra, Mine), Kurt Ailesi (Pınar, Ceren, Beren), yazanın ömrü olan iki sevgili Deniz ve Ertuğrul Yağız’a binlerce kez şükranlarımı sunar hayatta nice yeni mutluluklar hep sizin olsun sağlıcakla…
İsmail Firdevsoğlu 