#Çokayog

Tarihin Sıfır Noktası

Dünyanın Uyanışı başlıklı 18.2.2020 tarihli blog yazımda Şengül BOYBAŞ’ın kitabını ele almış idim. Yazıda belirttiğim gibi kitaptan uyarlanan Netflix Dizisi The Gift-Atiye‘yi izleyince tekrar yazı kaleme alacağımı vurgulamıştım. Nihayet diziyi iki sezonun tamamını izledim. Türk dizi film tarihinde yerini alacak bir yapım olduğunu belirtmekte fayda görüyorum. Dizinin bazı kısımlarını tasvip etmesemde genel olarak on üzerinden yedi puanı hak etmektedir.

Atiye dizisini izledikten sonra Gobeklitepeyi fiziken görmek notlar almak fotoğraflarını kaydetmek merakım iyice arttı. Zaten genel olarak tarihi mekanları gezme görme isteğim iyice zirve yaptı. İnsan nasıl görmek gezmek istemez ki ilk atalarımızdan kalan yapıyı görmeyi.

Gezimize canım ailem Deniz ve Yağız FR ile birlikte Salih ve Perihan KR ile eşlik etti. Onlara buradan sonsuz kere teşekkür ederim. Hayatımda görmeyi en çok istediğim yeri gezmeme vesile oldukları ve eşlik ettikleri için. Ayrıca sonradan gezi ekibine dahil olan ve fotoğraflamada katkı sağlayan Büşra KR’yi de aynı düşüncelerimle selamlıyorum.

Göbeklitepe yani Tarihin Sıfır Noktası

Şimdi yazımızin esas konusuna girmeden evvel gözlerinizi kapatıp hayal edin atalarımız ellerinde ucu sivri ağaç dalları ile av peşinde yada doğanın sunduğu kadarı ile bitkileri yemekle meşguller. Etrafta hayvan sesleri ile tabiatın müthiş ahengine bırakın kendinizi. İnsanlar henüz evlerde yaşamıyorlar bazen nerede akşam orada sabah yada ağaç kaya kovuklarında buldukları yerlerde yaşıyorlar. Önemli olan yiyecek ve su gerisi teferruattan ibaret. Hatta bırakın evi, çanak çömlek dahi henüz kullanılmıyor. Sonra gözünüzü acın ve insanların avcı toplayıcı olduğu bir dönemde Göbeklitepe yapısını ortaya koyduklarını görün. Akıl ve mantık bu noktada tamamen devreden çıkabiliyor. Bir izahat yada teori dahi ortaya koymaya dilimiz dönmeyebilir.

Göbeklitepe, insanlık tarihinin başlaması ve gelişimi süreci açısından birçok varsayımı çöpe atmıştır. Yapının hangi amaç için yapıldığı tam olarak bilinmese de taşlar üzerinde insan kafasının vücudundan ayrılmış olması dini bir ritüel yapıldığı izlenimini kuvvetlendiriyor. Ancak henüz avcılık ve toplayıcılıkla meşgul olan insanların taşları T şeklinde yontarak üzerlerine hayvan resmetmelerinin ve neden bu hayvanları kullandığının mantıklı bir izahı yok gibi. Kaldı ki genel dini öğretiler üzerine kurulu tarihleme yöntemi dahi insanların bu kadar eski dönemde var olmasını açıklamamaktadır.

Göbeklitepe bu zamana kadar bilinen en eski yapıt ve tapınaktan 7500 yıl daha eskidir. Göbeklitepe’nin keşfine kadar bilinen en eski tapınak ise Malta’da bulunmakta ve 5000 yaşındadır. Öyleki Göbeklitepe, Stonehenge’den 7000, Mısır piramitlerinden ise 7500 yıl daha eski tarihlidir.

Göbeklitepenin varlığı hakkında ki tartışmalar daha çok su götürür cinsten. Hem dini hemde akademik kaynaklar bu yapının yapıldığı dönemlerde insanların bir araya gelerek işbirliği içerinde böylesine bir yapıyı ortaya koymasını açıklayamamaktadir. Peki bu yapıyı; kimler, niçin, neden, nasıl, ne zaman yapti soruları daha çok kalem kıracaktır. Tek cevap bulan soru şimdilik nerede olduğudur.
Tarih biliminde kenara atılan bir çok teorinin de henüz delili olmasada yakın gelecekte açıklığa kavuşması muhtemeldir. Bu yapı bize bunu göstermektedir. Çünkü hiç kimse bu yapının olabileceğine ihtimal dahi veremezdi.

Göbeklitepe yapısı T şeklinde dikilmiş büyük taşlar etrafında küçük taşlarla duvarlar örülmesi ile meydana getirilmiştir. T şeklindeki taşlar üzerine hayvanlar kabartma yada çizim yöntemiyle resmedilmiştir.

Yapı içerinde bulunan kısımlar harflerle adlandırılmıştır. Şimdilik A.B.C.D.E.F kısımları mevcuttur. En ilgimi çeken resim C kısmında ki T şeklindeki büyük taş üzerine saldırmaya hazır gergin şekilde duran aslan oldu. Alanda çektiğimiz tüm fotoğraflara ve daha fazlasına benimde eklemelerde bulunduğum Google Haritalar üzerinden ulaşabilirsiniz. T şeklindeki taşlar üzerinde akrep, tilki, boğa, yılan, yaban domuzu, aslan, turna ve yaban ördeği figürleri yer almaktadır. En çok Tilki figürü kullanılmıştır. İki T şekilli taş ise insan kollarının önde kavuşması şeklinde tasvir edilmiştir. Burada taşların insan olarak anlam yüklendiği varsayılabilir. Ellerin kavuştuğu yerin hemen altında taş dört bir tarafından kuşak-kemer şekli mevcuttur. Bu insan olarak anlamlandırmayi kuvvetlendirmektedir.

Bölgede kazılar devam etmekle birlikte umarım kazılar sonlandirilmaz ve bulunan kalıntılar yok edilmez. Bölgede ki tüm kazılar nihayete erdiğinde daha neler göreceğiz bunun düşüncesi dahi beni heyecanlandirmaktadir.

Göbeklitepe de kazı ile ortaya çıkan yapı görülmeden önce bilet satış noktasından sinevizyon ile yapılan tanıtımı izlemenizi tavsiye ederim. Sonrasında yapıyı görmek incelemek daha anlamlı ve doyurucu oluyor.

Atiye ile başlayan bilinç umarım yok olmaz dizi ve filmlerde bu tür yapılar kullanılır. Çünkü Anadolu dünya üzerinde pek az yerin sahip olduğu her tarafı ayrı bir açık müzedir.

Anadolu insanlık tarihinin en eski yerleşim ve medeniyet merkezinden biri belkide en eskisi olduğunu Göbeklitepe ortaya koymuştur. Umarım güzel Anadoludan daha çok tarihi yapıların ortaya çıkarılması ve insanlar tarafından görülmesi umuduyla esen kalın.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s