Ankara ve Eskişehir arasında şanlı ve gururlu akan bir nehirdir Sakarya. Nasıl olmasın ki Türk Kurtuluş Savaşının dönüm noktasıdır. Öyle ki Sakarya Meydan Muharebesi için Mustafa Kemal Paşa Melhame-i Kübra yani çok büyük ve kanlı savaş sıfatını kullanmıştır.
Sakarya için en güzel söylencelerden biri Necip Fazıl Kısakürek namı diğer Üstadın tarafindan kalene alınan Sakarya Şiiridir.
9 Haziran 1904 doğmuş olan üstad Edebiyat ve Fikir dünyanıza bir çok katkıda bulunmuştur. En Önemli katkısı hiç şüphesiz Sakarya Türküsü yada Sakarya Şiiri olarak bilinen şiiridir.
25 Mayıs 1983 yani bugün aramızdan ayrılmış ve ebediyete göçmüştür. Arkasinda miras olarak bir-çok eser bırakmıştır. Onun mirası Türk Gençliği tarafından diğer miraslar gibi okunmalı üzerinde tefekkür edip düşünce dünyamız zenginlestirilmelidir.
Necip Fazıl Kısakürek’in Edebiyat ve Fikir dünyamıza miras kalanlar
- ŞİİR
- Örümcek Ağı (1925)
- Kaldırımlar (1928)
- Ben ve Ötesi (1932)
- Sonsuzluk Kervanı (1955)
- Çile (1962)
- Şiirlerim (1969)
- ÖYKÜ ve ROMAN
- Ruh Burkuntularından Hikayeler (1965)
- Aynadaki Yalan (1980)
- Kafa Kağıdı (1984)
- TİYATRO
- Tohum (1935)
- Bir Adam Yaratmak (1938)
- Künye (1940)
- Para (1942)
- Namı Diğer Parmaksız Salih (1949)
- Reis Bey (1964)
- Abdülhamit Han (1969)
- Monografi, Makale, Fıkra, Hatıra
- Birkaç Hikaye Birkaç Tahlil (1933)
- Namık Kemal (1940)
- Çerçeve (1940)
- Son Devrin Din Mazlumları (1969)
- Hitabe (1975)
- İhtilal (1975)
- Yılanlı Kuyudan (1970)
- Hac (1973)
- Babıali (1975)
- İman ve İslam Atlası (1981
- Necip Fazıl Kısakürek’e verilen Ödüller
- 1947 CHP Piyes Yarışması birinciliği
- 1980 Kültür Bakanlığı Büyük Ödülü
- 1981 Türkiye Milli Kültür Vakfı Kültür Armağanı
Lise yıllarımda Türk Dili ve Edebiyatı dersinde severek ve gururla okuduğum Üstad’ın Sakarya Şiiri’ni MEB EBA projesi kapsamında Deniz Çetin’in sesinden buradan da dinleyebilirsiniz. Buradanda okuyabilirsiniz. ⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️⬇️
Sakarya Şiiri
İnsan bu, su misali, kıvrım kıvrım akar ya;
Bir yanda akan benim, öbür yanda Sakarya
Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak;
Benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
Herşey akar, su, tarih, yıldız, insan ve fikir;
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
Akışta demetlenmiş, büyük-küçük kâinat;
Şu çıkan buluta bak, bu inen suya inat
Fakat Sakarya başka, yokuş mu çıkıyor ne,
Kurşundan bir yük binmiş, köpükten gövdesine;
Çatlıyor, yırtınıyor yokuşu sökmek için.
Hey Sakarya, kim demiş suya vurulmaz perçin?
Rabb’im isterse, sular büklüm büklüm burulur,
Sırtına Sakarya’nın, Türk tarihi vurulur.
Eyvah eyvah, Sakarya’m, sana mı düştü bu yük?
Bu dava hor, bu dava öksüz, bu dava büyük! ..
Ne ağır imtihandır, başındaki, Sakarya!
Bin bir başlı kartalı nasıl taşır kanarya
İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal;
Hamallık ki, sonunda, ne rütbe var, ne de mal.
Yalnız acı bir lokma, zehirle pişmiş aştan;
Ve ayrılık, anneden, vatandan, arkadaştan;
Şimdi dövün Sakarya, dövünmek vakti bu an;
Kehkeşanlara kaçmış eski güneşleri an
Hani Yunus Emre ki, kıyında geziyordu;
Hani ardına çil çil kubbeler serpen ordu?
Nerede kardeşlerin, cömert Nil, yeşil Tuna;
Giden şanlı akıncı, ne gün döner yurduna?
Mermerlerin nabzında hâlâ çarpar mı tekbir?
Bulur mu deli rüzgâr o sedayı: Allah bir!
Bütün bunlar sendedir, bu girift bilmeceler;
Sakarya, kandillere katran döktü geceler.
Vicdan azabına eş, kayna kayna Sakarya,
Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya!
İnsan üç beş damla kan, ırmak üç beş damla su;
Bir hayata çattık ki, hayata kurmuş pusu.
Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek;
Siz, hayat süren leşler, sizi kim diriltecek?
Kafdağı’nı assalar, belki çeker de bir kıl!
Bu ifritten sualin, kılını çekmez akıl
Sakarya, saf çocuğu, masum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun
Sen ve ben, gözyaşıyla ıslanmış hamurdanız;
Rengimize baksınlar, kandan ve çamurdanız!
Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader;
Aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz;
Sen kıvrıl, ben gideyim, son Peygamber kılavuz!
ol onun, varlık onun, gerisi hep angarya;
Yüzüstü çok süründün, ayağa kalk, Sakarya! ..
Necip Fazıl Kısakürek
Bu mirası bizlere armağan eden kalem yoran Üstadı dünyadan ebediyete göçünün 37. yılında rahmet ve minnetle anıyorum.