İnsanoğlu dünyaya gelmesiyle suç kavramı başlamış oldu. İlk insan Adem’in oğlu Kabil kardeşi Habil’i öldürerek suç işlemişti. Her suçun bir cezası vardı. Kabil suç işleyerek babasının gözünden düşmüştü.
İnsanlar çoğaldıkça suç aynı oranda çoğaldı. Hatta suç türü, şekli her geçen zaman kendini güncellemektedir. Her haber vakti yok ki yeni bir suç haberi olmasın.
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza romanında suç işleyen Raskolnikov’un işlediği suç ve suçun ağırlığı altında ki yaşamını anlatmaktadır. İnsanı suça iten bir çok neden olsa da asla o suçu işlemesinde kendini haklı görmemelidir.

Raskolnikov sıradan bir vatandaş idi. Köylü bir anası ve kız kardeşi olan öksüz bir gençti. Üniversite okumak için başkentte bulunuyordu. Annesi ve kız kardeşi onu öyle seviyor ve sayıyordu ki okuması için elinden geleni yapıyorlardı. Tıpkı Anadolu insanı gibi çocuğunu okutmak için şehre gönderir kendi çapında maddi olarak destek dahi olurlar. Ama manevi destek kısmı çoğu kez eksik olagelir. Oysa manevi destek en az maddi destek kadar mühimdir. Bu destek kuru öğüt yada nutuk olmamalıdır.
Manevi destekten yoksun olan Raskolnikov her geçen gün içine kapanmaya ve zamanı gelince suça karışmaktan geri durmamıştır.
Raskolnikov’un yaşam öyküsünü okurken; bir annenin yüreğini, kız kardeşin ağabeyine saygısını, vefakar bir arkadaşın s göreceksiniz. Daha bir çok karakterle harmanlanmış bu öyküde insanin bahtının önemi oldukça açık vurgulanmaktadır.
Raskolnikov işlediği suçun cezasını çekerken gördüğü rüyasında günümüzde dünyayı kasıp kavuran Koronavirüs benzeri bir mikrobun yayılışından bahsetmektedir. Bu rüyada bahsedilen durum aşağıda kitap alıntıları bölümünde sayfa 628 de bahsedilmektedir.
Künye: Fyodor Mihayloviç Dostoyevski, Suç ve Ceza, Türkçeye Çeviren; Ergin Altay, İletişimYayınevi, 2016, 660 sayfa, Kitapyurdu
Karakterler ; Rodion Ramonoviç Raskolnikov, Lizaveta İvanovna, Alyona İvanovna, Zosimov, Marmeladov, Katerina İvanovna, Pyotr Petroviç Lujin, Nastasya, Zamyetov, Svidrigaylov, Marfa Petrovna, Dunya, Pulheriya Alexandrova, Razumihin, Sonya Semyonoviç, İlya Petroviç
- Kitaptan Alıntı
- İnsanın zihni neyle meşgulse rüyasında onu görür. Hele içiniz rahat olmadı mı, gerçeğe ne kadar da uyar rüyalarımız!
- Önce biraz ağladılar, ama alıştılar şimdi. Aşağılık insanoğlu her şeye alışır!
- Namuslu olmak sizi diğer insanlardan üstün yapmaz, övünme hakkını vermez, zaten herkes yaşadığı sürece namuslu olmak zorundadır.
- Herkesin, gidebileceği bir yeri olmalı. Çünkü öyle bir an olur ki, insanın mutlaka bir yere gitmesi gerekir
- Kuyuya tükürme, gün gelir içersin… derler, s. 64
- Yoksulluk ayıp değil dostum, s.138
- Dünyamızda insan kendi cinsinden olanlara yanlızca kötülük yapabilmektedir, s. 349
- Her şeyde, aşılması tehlikeli olan bir sınır vardır. O sınır bir kez aşıldı mı, bir daha geri dönüşü yoktur, s. 358
- Akılca da ruhça da kim sağlamsa, güçlüyse insanlara o hükmedecektir. Kim daha yürekliyse o haklıdır… Kim daha çok şeyi umursamıyorsa yasa koyucu o oluyor, gözü en pek olan herkesten haklı çıkıyor… Şimdiye dek böyle gelmiş, böyle gidecek! Ne var ki körler göremezler bunu! s. 489
- Bir ingiliz atasözü, yüz tavşandan bir at olmayacağı gibi, yüz kuşkudan da bir delil olmayacağını söyler, s. 525
- Asya’nın derinliklerinden gelmekte olan görülmemiş, korkunç bir salgın hastalığın Avrupa’ya doğru yayılmakta olduğunu, tüm insanlığın bu korkunç salgınla yok olmaya mahkûm olduğunu görüyordu. çok az seçkin insan dışında herkes ölecekti bu salgında, s. 628
Kitap hakkında arka kapakta yer alan bilgilere göre;
- Sigmund FREUD; İnsanoğlunun kurtarıcısı olabilirdi. O, gardiyanı olmayı seçti.
- Jorge Luis Borges; Aşkı ilk defa yaşamak gibi, denizi ilk defa görmek gibi, Dostoyevski’yi keşfetmek de insanın hayatında önemli bir tarihtir.” demiştir.
iyi okumalar